KAYNAKÇA:
http://tr.wikipedia.org
14 Mart 2014 Cuma
RAKUN:
Rakun'un yurdu su yollarının, göllerin ve bataklıkların çevresidir. Geceleri buralarda su kıyılarına dadanan başka hayvanları avlar. İnce parmaklı rakun iyi bir yüzücüdür. Yüzerken balık, kerevit, kurbağa, semender ve midye gibi avları yakalar. Fakat bu hayvan, yumurta, kuş, böcek, sıçan ve sürünen herhangi bir yaratıkla da aynı iştahla karnını doyurur. Mevsiminde cevize, meyvalara, özellikle çilek ve böğürtlene bayılır. Mısırlar olgunlaştığı zaman, mısır tarlaları da rakun'un gece baskınına uğrar. Rakun'un, yiyeceği eti önce suya batırması âdeti ilgi çekicidir. Bundan ötürü kendisine «yıkayıcı» (lotor) adı yakıştırılmıştır. Et parçası ne kadar temiz olursa olsun, onu o yakınlardaki bir suya iyice batırıp yıkamadan yemez.
Rakun'un parmakları uzundur. Dokunma duyusu çok gelişmiştir. Bir ağaç kovuğunda veya kayaların arasındaki ılık bir mağarada barınır. Bu etobur hayvan ağaca çok rahat çıkabildiği ve çok kere bu sayede hayatını kurtardığı halde, uyanık saatlerinin çoğunu yerde geçirir. Gündüzleri dinlenmek, geceleri ise yiyecek aramakla geçen uzun bir yazdan sonra inine çekilerek ilkbahara kadar uyur. Bu arada çiftleşmek veya karnını doyurmak için bazen uyandığı olur. Erkek rakun, tıpkı ayı gibi, aile problemlerini hiçbir sorumluluk kabul etmemek suretiyle çözümler. Kış ortasındaki kısa bir flört devresinden sonra yine bekâr hayatına döner.
SU SAMURU:
Su samuru (Lutra lutra), sansargiller familyasından, nehir ve göl kıyılarında yaşayan etçil bir memeli. Su kenarlarında kazdığı çukurlarda yaşar. Yuvası karada olmakla beraber girişi su altındandır. İçini kuru yaprak ve yosunlarla döşer. Ayrıca havalandırma deliği de bırakır.
Uzun silindirik gövdeli, yassı kafalı, uzun bıyıklı, küçük kulaklıdır. Ayakları kısa, beş parmaklı ve kısmen perdelidir. Çoğunun rengi koyu kahverengidir. Su geçirmeyen sık tüylü postları kürkçülükte kıymetlidir. Suda ustalıkla yüzer. Balık, kurbağa avlar. Kuş, yumurta ve fare de yer. Özel eğitilmiş köpeklerle avlanır. Suya dalarken burun ve kulak deliklerini kapatır. Yassı kuyruğunu dümen olarak kullanır. Kuyrukla beraber 1,5 metre boy ve 15 kg ağırlıkta olanları vardır. Kuyruk altı bezlerinde yağlı ve kokulu bir madde ifraz eder.
Su samurlarının çok çeşitleri varsa da aralarındaki fark çok azdır. Bazı ülkelerde balıkçılar tarafından ehlileştirilerek balık avında kullanılır. Çoğunlukla yalnız dolaşır ve gece avlanır. Oynamayı ve suda sırtüstü yüzmeyi çok sever.
Amerika'nın kuzey okyanus kıyılarında yaşayan deniz samurunun (Lutax lutris) derisi gayet makbul ve kıymetlidir. Çok avlandığından nesli tükenme tehlikesi geçirmektedir. Kanunlarla korunmaya çalışılmaktadır. Gerçek bir su hayvanıdır. Suda yavrular, suda uyur ve suda beslenir. Karaya seyrek çıkar. Uzunluğu 120 ve kuyruğu 30 cm'dir. Ağırlığı 40 kg'ı bulur. Kıymetli kürkü koyu boz renktedir. Çoğunlukla deniz kestanesi, midye, istiridye, mürekkepbalığı ve salyangozlarla beslenir. Rahatça 30 metre derine dalar. Suyun yüzüne çıkınca sırtüstü yatarak avını midesinin üstüne koyar. Göğsüne yerleştirdiği yassı bir taşa vurarak kabuklarını kırar. Araç kullanabilen nadir hayvanlardandır.
Her yıl tek bir yavru yavrular. Sırtüstü yüzerken yavrusunu emzirir. Avlanacağı zaman yavruyu yosunlar arasında gizler. Günümüzde neslinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya.
ASLAN:
Afrika aslanı, dünyanın en büyük dört kedisinden (kaplan, aslan, jaguar, leopar) biridir. Erkek Afrika aslanı ortalama 250kg'dır. Kaydedilmiş en ağır aslan 1970 yılında İngiltere'deki Colchester Zoo adlı hayvanat bahçesindeki Simba adlı aslandır. Ağırlığı 435 kg olarak kaydedilmiştir. Dişiler ise ortalama 150 kg'mı bulabilir. Postu kahverengimsi sarıdır. Erkeğin yelesi kahverengimsi sarıdan siyaha kadar değişir. Geniş alınlı, güçlü çeneli, uzayıp çekilebilen tırnaklı, sarımtırak kısa ve yatık tüylüdür. Kuyruğunun ucu püsküllüdür. Erkek aslanın başının etrafı uzun ve güzel bir yele ile süslüdür. Omuzlarının üzerine kadar dağılan bu perçem, kızdığı zaman kabarır. Pençelerinin büyük olması, yere sağlam basmasını sağlar. Aslanlar birbirleriyle bölgeleri için kavga eder. Genellikle bu ölümle sonuçlanabilir. Aslanların pençeleri ve dişleri çok keskindir. Bir insanı bir vuruşta öldürebilir veya yaralayabilir. Genellikle Afrika kıtasında yaşamlarını sürdürürler.Aslanlar dünya üzerinde yaşayan kedi türleri içinde en sosyal cinstir. Diğer tüm kedi cinsleri antisosyal olup yalnız yaşamayı tercih ederken aslanlar büyük gruplar oluşturan tek kedi cinsidir. Grup oluşturmalarının en büyük sebebi kendilerinden çok hızlı olan avlarını grupsal pusu kurarak yakalamak olduğu bazı bilim dünyasınca öne sürülmektedir.
Yaklaşık 10 bin yıl önce aslanlar Kuzey Amerika, Güney Amerika, Avrupa, Asya ve Afrika olmak üzere 5 kıtada yaygın haldeydiler. Bugün iseAmerika kıtasının tamamında, Asya kıtasının Hindistan hariç her yerinde, Avrupa’nın tamamında ve Afrika kıtasının bir bölümünde nesilleri tamamen tükenmiş halde. Bugün Afrika aslanı alt türü, aslan türünün en kalabalık ırkını teşkil ediyor. Vahşi doğada Afrika aslanı, sadece Afrikakıtasının bazı bölümlerinde bulunur. Sahra Çölü’nün güney bölgelerinde, Orta Afrika’nın yaklaşık yarısında, Doğu Afrika’da ve Güney Afrika’nın küçük bir bölümünde yaşamaktadır.
Savunmada ve av sırasında birleşen aslanlar, avlarını kovalar ya da pusuya düşürür. Genellikle gece avlanırlar. Av esnasında genellikle kükremezler. Fakat avı kovalarken birbirleriyle bağlantıyı sürdürmek için homurdandıkları olur.Buldukları taktirde leş yemekten de geri durmazlar. Aslanlarda av paylaşımı hiyerarşik bir düzende olur. Avdan ilk olarak yararlanma ayrıcalığı erkek aslandadır fakat sürünün erkek aslanı av mahalinde mevcudiyet gösterene kadar avı yere düşüren dişiler öncelikli faydalanır. Avlanan hayvan antilop ya da bufalo yavrusu gibi küçük veya ortaboy av ise avlanma esnasında takımdan ayrı düşmüş daha yaşlı aslanların avın düşürüldüğü noktaya daha çabuk ulaşan diğerlerinin sırasını bekledikleri gözlemlenmiştir. Ortalama bir Afrika aslanının hızı saatte 55 km’yi bulabilir. Ancak bu hızını yalnızca kısa bir süre devam ettirebilir. Hız almadan 2 m yüksekliğe zıplayıp, 8 metre uzaklığa atlayabilir. Erkek aslanlar dişilerden daha ağırdır.Aslanlar etçildirler.
Afrika Aslanları 2 yaşında çiftleşmeye başlarlar. Fakat tam olgunluğa 5 yaşında erişir. Erkekler poligamdır, yani birden fazla eşleri vardır. Çiftleşme sırasında ve öncesinde erkek sürekli kükrer. İşe karışan erkeklerle kavga edebilir. Gebelik süresi 105-112 gün arasında değişir. Dişi bir doğuruşunda 2-5 arası yavru dünyaya getirir. Yeni doğan yavrular kördür. Ayrıca kürkleri de beneklidir. Gözleri doğumdan 6 gün sonra açılır. Dişi, 3 aylıkken yavruları sütten keser ve onları avlanma dersleri vermeye başlar. Bir yaşındaki yavrular bunu kendileri başarırlar. Yavrular arasındaki ölüm oranı fazladır. Bunun nedeni yavruların en son beslenmesidir. Bu yüzden yavrularda vitamin eksikliği görülür. Fakat bu doğal bir nüfus kontrol yöntemidir. Böyle durumlarda da dişiler yavruları ölümden kurtarmak için avlanır ve önce yavrularını beslerler. ve sonra kendilerinden ayrılana dek yavrularına bakarlar.....
Afrika aslanı, fundalarda, gövde yaparak onları sıcaktan koruyan ağaçların olduğu yerlerde, sazlıklarda yaşarlar. Açık toprakları severler. Kedigiller familyasının tek sosyal türüdürler. Sayısı 20 kadar olan sürüler halinde yaşarlar. Çok büyük sürüler 30 üyeyi barındırabilir. Grubu bir erkek aslan ya da birden fazla erkeğin oluşturduğu bir koalisyon yönetir. Genelde geceleri aktiftirler. Gündüzleri ise tembel bir kediden farkları yoktur. Gölgelik yerlere uzanır ve serinlemeye çalışırlar. Afrika'da Serengeti Milli Parkındaki aslanlar günde 20 [1] saat uyur. Bir aslanın ömrü genellikle 20-25 yıl arasında değişir. İyi şartlarda yaşayan ve beslenen bir aslan 30 yıl yaşayabilir.
Aslanların doğal düşmanı azdır. Av esnasında zebralar sert bir çifte atarak aslanın dişlerini, kemiklerini kırabilirler. Bu durumda aslan sakat kalabilir, küçük kemirgenlerle beslenmek zorunda kalır. Ayrıca gnu, beyaz antilop, afrika mandası gibi güçlü boynuzları olan avlarından ağır bir boynuz yarası alabilirler. Bu yara onları doğrudan öldürebilir ya da enfeksiyon kapmalarına neden olur. Yani her iki durumda da aslanın hayatı tehlikeye girer. Ya da avlarını almak isteyen benekli sırtlanlar onlar için tehlike arz edebilir. Ayrıca bazen ağaca tırmanan bir aslan inerken sivri dallara takılarak can verebilir. Hayati tehlike arzeden insanlar ve timsahlar olmak üzere sadece iki doğal düşmanı bulunur. Timsahlar sudan uzak düşürüldüklerinde aslanların kolaylıkla altedebileceği hasımlarıdır. . Aslanların insan ile ilişkisi ise aslanlar için çok daha kritik bir seyir izlemektedir. Daha iki yüzyıl önce Anadolu'dan Hindistan yarımadasına kadar geniş alanlarda bulunan Asya aslanı bugün sadece Hindistan yarımadasında Hindistan devletinin koruması altına alınmış bir bölge içerisinde varlığını sürdürmektedir. Afrika aslanı korumaya alınmış bir tür olmasına karşın günümüzde Afrika aslanı için en büyük tehlike insanlarca avlanması değil, yaşam alanının insan tarafından bozulmasıdır.
VAŞAK:
Kediye benzemekle birlikte normal kedi ağırlığından 5 kat daha ağırdırlar. En irileri 30 kg civarında olan bayağı vaşaktır. Kulakları normal kediye kıyasla daha uzun ve uçları tüylüdür. Kış bastırdığında ise sadece kulaklarının üzerindeki tüyler değil tüm vücudu kalın bir tüy tabakası ile kaplanır. Adeta kışın gelmesi ile mantolarını giyerler. Patilerinin genişliği karda yürümelerini kolaylaştırır.Afrikalı vaşaklar, vücuduna oranla afrikanın en hızlı ve en tehlikeli hayvanıdır.Örneğin bir antilobun boynuna atılıp onu yere çekme yeteneğine sahiptir. Gövdelerine göre küçük kalan başları ve kısa kuyrukları ile ilk bakışta ürkütücü gözükseler de görünüşleri kesinlikle etkileyicidir. Renkleri kum renginden koyu kahveye kadar değişir.Evcilleştirlebilirler.
Vaşak türleri arasında görünüş farklılıkları mevcuttur. Engebeli arazilerde ve genellikle çam ormanlarında yaşarlar ama açık ormanlık araziler ya da diğer coğrafi mekanlarda da rahatlıkla yaşamlarını sürdürebilirler. Hatta denizden 3000 metre yükseklikte yaşayan vaşaklar bulunmaktadır. Sadece iyi bir dağcı değil aynı zamanda iyi birer yüzücüdürler.Çok hızlı ve çevik bir hayvan olduğundan kar tavşanı, kemiriciler, ördek, yer kuşları, balık gibi hayvanları kendilerine kolaylıkla av yaparlar. Her vahşi kedide olduğu gibi avını mükemmel gözler ve yaklaştığını hissettirmez. Vaşaklar ara sıra avlanırken birlikte hareket ederler. Özellikle tavşan gruplarını avlarken birlikte hareket ettikleri görülür. Avlanma zamanı olarak geceden ziyade gündüzü tercih ederler.
Çiftleşme döneminde egemenlik alanının dışına çıkarlar. Genellikle de Ocak sonu ya da Mart başı arasında çiftleşirler. Dişi vaşakların hamileliği yaklaşık 70 gün sürer ve 2 ila 3 yavru doğurur. Yavrular annelerinin bir dahaki çiftleşme dönemine kadar ayrılmazlar. Dişi vaşaklar 21 aylıkken erkek vaşaklar ise 33 aylıkken erginleşirler.
Doğal hayatın bir parçası olan vaşaklar insanoğlunun tehdidi altındadır. 600 kadar vaşağın yaşadığı Norveç'te sadece 2 ay içinde 117 vaşak avcılar tarafından öldürülmüştür. World Conservation Union (~Dünya Koruma Birliği) açıkladığı nesli tehlike altındaki 120 memeli türü arasında vaşaklara da yer verilmiştir. Vaşakların avlanması hala yaşadıkları ülkede yasaklanamamıştı
13 Mart 2014 Perşembe
SIRTLANLAR:
Asıl sırtlanlar (Hyaeninae), sırtlangiller (Hyaenidae) familyasının bir alt familyası. Büyükçe sayılabilecek karasal etobur memelidirler.
Afrika kıtası ve Hint alt kıtasına özgüdür. Leş de yerler.Aslan, pars (leopar) gibi güçlü hayvanların elinden kolaylıkla avlarını alabilirler. Afrika'da bulunan etobur hayvanların arasındaki (timsahlardan sonra) en güçlü çeneye sahip hayvanlardan sadece biridir.Asıl sırtlanların çeneleri o kadar kuvvetlidir ki kemikleri bile kırabilirler. Bu yüzden çok aç kaldıklarında kemik yedikleri de görülmüştür.
Asıl sırtlanlar "klan" adı verilen küçük gruplar halinde yaşarlar ve klanın başında bir dişi vardır. Sürüyü ava yönlendiren ve sürüye yol gösteren kraliçedir. Klanlar bir veya üç erkekten ve dişilerden oluşur. Hiyerarşik bir düzen vardır, en üst tabakada kraliçe bulunur. Erkekler en alt tabakada yer alır. Genelde en çok yavrulayan kraliçedir. Ancak bazı klanlarda kraliçenin davranışları saldırganlık düzeyine ulaşabilir. Klandaki diğer sırtlanlar için dayanılmaz bir hal alabilen bu durum sonucu "devrim" olur ve kraliçe tahtından indirilir. Yine de bu durum oldukça ender görülür.
Asıl sırtlan klanlarının kendilerine ait olan ve savundukları bir bölgeleri vardır. Diğer sırtlan klanlarıyla yaşanan çarpışmalar az olsa da en büyük tehdit geniş aslan sürüleridir. Özellikle az sayıda sırtlandan oluşan klanlar için bölgelerinin aslanlar tarafından işgal edilmesi ölümcül sonuçlara yol açabilir. Bölgelerini koruma stratejileri saldırıp öldürmeye yönelik değildir. Yalnızca sayıca üstünlük sağlayarak göz dağı verip korkutma amacı güderler. Ancak özellikle erkek aslanlar sırtlanlardan hiç hoşlanmazlar. Yakaladıkları sırtlanları öldürmekte tereddüt etmezler. Bu sırtlan klanları için acı kayıplara neden olabilmektedir.
Sırtlanlar için avlaması en kolay hayvanlar çevre bölgelerde yaşayan insanların sürüleridir. İnsanlar hayvanlarını ilkel çitlerle korurlar. Ancak bu çitler sırtlanlar için aşılamayacak güçlükte değillerdir. Bu nedenle sürülerini korumak isteyen insanlar tarafından öldürüldükleri bilinmektedir.
ATMACA:
Atmaca, gündüz yırtıcı kuşları (Falconiformes) takımının atmacagiller (Accipitridae) familyasının atmacalar (Accipitrinae) alt familyasına aitAccipiter cinsi kuş türlerine verilen ortak ad. Bu cinsteki bazı türler çakır kuşu adı ile de anılır
Kanatları geniş ve oldukça kısa, bacakları ve kuyrukları görece uzundur. Bu özellikleri, avlarına yetişebilmek için kısa sürede büyük hızlara erişebilmelerini ve sık ağaçlar arasında ustalıkla manevra yapabilmelerini sağlar; buna karşılık, şahin, kartal, tuygun gibi daha uzun kanatlı yırtıcılar kadar uzun süre kanat çırpmadan dönemezler.siyah beyaz görürler
Bütün türleri ormanlarda yaşayan ve daha çok küçük kuşlarla beslenen atmacalar, dünyanın bütün ormanlık bölgelerinde bulunur. Büyük ağaçlara, dallardan, içi yumuşak bir astarla kaplanmış yuvalar yaparlar. Dişi, kahverengi lekeli beyaz yumurtalarının üstünde dört ile beş hafta kuluçkaya yatar. Yavruları beş ya da altı hafta sonra tüylenir.
Atmacalar eğitildikten sonra avlarda kullanılabilmektedir.
TARANTULA:
Theraphosidae, genel olarak Kuzey ve Güney Amerika'da yaşayan, iri ve vücudu kıllarla kaplı örümceğimsi familyasıdır. Yaklaşık 900 türü vardır.
Theraphosidae ailesi yaklaşık 800 türü içerisinde bulundurmaktadır ve genel özellikler şöyle sıralanabilir.
1- 8 bacak, 2kol (pedipalp) ve 2 diş.....
Vücudu kaplayan annen tüyler. Theraphosidae ailesinin canlıları genel olarak nemli gölgelik alanlarda, ağaç kovuklarında, taşların altlarında vb. yerlerde yuva yaparlar.
Zehirli olmadıklarından evde en çok beslenen örümcek türüdür.
Yaşam alanları bilindiği kadarıyla kutuplar ve Avustralya haricindeki her kıtada yaşayan o kıtalara özel türler bulunmaktadır.
Yaşadıkları bölgeler yağmur ormanları, çöllere yakın bölgeler, çayır vb. gibi çeşitlilik gösterebilirler ancak bu alanlardaki ortak özellik nemlilik, karanlık ve saklanabilecekleri oyuklar, kayalar vb. cisimlerin olmasıdır.
Besin olarak genellikle bulabildikleri boylarına uygun böcekleri yerler. Ancak bazı büyük türlerin yetişkinlik dönemlerinde fare, kuş gibi hayvanları yakaladıkları görülmüştür.
Boyu 6 (nadiren 7) metreye ağırlığı 1.7 tona kadar ulaşabilen bu köpek balığı, bütün dünyadaki ılıman sularda, dolayısı ile Türkiye'nin Akdeniz, Egeve Marmara kıyılarında bulunur. Bazı kaynaklarda, Karadeniz'de de bulunduğu belirtilir.
Büyük beyaz köpek balığının Akdeniz havzasındaki temel besinleri, orkinos balıklarıdır. Ancak orkinos balıklarının neslinin azalması sonucu yunuslar ile beslenmeye ağırlık verdikleri tahmin edilmektedir. Balina, yunus, diğer köpek balığı türleri, deniz kunduzları, foklar, penguenler, tuna balığı en favori yiyeceklerindendir. Avına alttan yaklaşarak öldürücü vuruşunu yaparkende avını ısırarak uzaklaşır. Avının kan kaybından ölmesini bekledikten sonra avını yer. diğer köpek balıkları gibi çiğneme yeteneği yoktur avını parça parça kopartarak ya da tüm olarak yutar. Büyük beyaz köpek balığının yediği büyük bir av onu 1-2 ay idare edebilir.
Türkiye karasularında en son kaydedilen iki birey, 5 temmuz 2008 tarihinde Edremit Körfezi'nde yakalanmıştır. İhtiyoloji Araştırmaları Topluluğu tarafından incelenen her iki bireyin de yavru olması ve bir tanesinin yeni doğmuş olması, yavruların Kuzey Ege sularında doğduğuna dair ipucu vermiştir. Çoğu filmde katil köpek balığı diye anılır ama dünya rekorlarına en uzun süre mesafe yol kat eden köpek balığı olan nicole Afrika açıklarından başlayarak 3 ayda Avusturalya'ya mercan resifine gidip gelerek rekor kırmıştır.
Çenelerinde 3000'e yakın kesici diş birkaç sıra halinde bulunur. ilk iki sıra ısırma ve kopartma için kullanılırken arka sıralar besini daha küçük parçalara ayırmak için kullanılır. Yassı üçgen biçimli kesici dişler kırılma kopma gibi durumlarda yeniden çıkar.Üremeleri ovonipardır. yani yumurtlarlar ancak yumurta dişi bireyin karnında büyür gelişir ve yumurtadan çıkar. Ortalama 2-14 adet yavrularlar. Büyük beyaz köpek balığı diğer köpek balıkları gibi koku almada çok hassastır. 100 litre suda tek bir kan damlasının kokusunu farkedebilir. Elektriksel yük değişimlerine karşı oldukça hassaslardır. 0.005 mikrovoltluk değişimleri farkedebilirler. Avının atan kalbinin ya da solungaçlarının yaydğı elektriği farkedecek kadar hassastırlar. Esir ortamına alışık değillerdir. Tutsak olarak fazla uzun ömürlü olmadıkları görülmüştür.Büyük beyaz köpekbalıklarının çoğu filmlerde (özellikle jaws) korkunç yaratıklar olarak tanıtılması nedeniyle çok avlanmış ve soyları tükenme tehlikesine gelmiştir.Bir büyük beyaz saldırısının arı sokmasından daha az gerçekleştiği saptanmıştır ve bilinen ilk köpekbalığı saldırısı 1916 new jersey sahilerinde yaşanmıştır
Kobra, Elapidae familyasında yer alan çeşitli yılan türlerinin ortak adı. Genelde Asya Avustralya ve Afrika'nın çöllerinde ve tropik bölgelerinde yaşarlar.
Kobranın uzunluğu genellikle 1,2 metre ile 5,8 metre arasında değişir. Zehirli dişleri öndedir. Zehri sinir sistemine yöneliktir ve genellikle felçedicidir. Mısır kraliçesi Kleopatra'nın kendini bir kobraya sokturarak intihar ettiği rivayet edilir. Kobra kızgınlık anında boynunu şişirebilme özelliğine sahiptir. Bu rakibinin ya da avcısının gözünde daha büyük gözükmek için geliştirdiği bir savunma yöntemidir. Kobralar, başlarını yukarıda tutarak ürkütme ve saldırı pozisyonuna geçmeleriyle ünlüdürler.
Asya'da, Afrika ve Arabistan'da yaşayan çöl kobrası (Walterinnsa eagyptia) çok zehirlidir. Türkiye'de bulunmayan yılan türlerindendir. Boyu ortalama 1,2 metre olurken bazen 2 metreye de çıkabilir. Kral kobra türü ve Hint fakirlerinin oynattığı gözlüklü yılan en çok bilinen kobra türleridir
12 Mart 2014 Çarşamba
SUMATRA KAPLANI:Erkek bir Sumatra kaplanı, ortalama 234 cm uzunluğunda, 136 kg ağırlığındadır. Ortalama bir dişi birey ise 198 cm uzunluğa ve 91 kg ağırlığa sahiptir. Çizgileri diğer kaplan alt türlerinden daha ince ve basıktır. Ayrıca daha tüylü ve özellikle erkekler daha yeleli bir görünüşe sahiptirler. Küçük boyutları ve ahenkli çizgileri ormanda rahat hareket edebilmelerini sağlar. Ayak parmaklarının arasında perdeli bir yapı bulunur. Bu yapı genişlediğinde onları kusursuz yüzücülere dönüştürür. Sumatra kaplanının suda ilerleyen toynaklı hayvanları da avlayabildiği kaydedilmiştir.Sumatra kaplanı, genellikle tapir, yaban domuzu, geyik gibi toynaklı hayvanları avlar. Bazen balık ve kuşlar gibi daha küçük hayvanları yediği de olur. Bazen orangutanları avladıkları da olur. Hatta büyük erkekler leopar bile avlarlar. Fakat nadiren bu hayvanlar için zaman harcarlar.sumatra kaplanıyla ilgili daha çok şey için tıklayınız.
DEV KOMODO EJDERİ:
Bu dev komodo ejderinin nesli tukenmektedir 3 metre boyuna ulaşabilir.Bu dev yaratığın adı Komodo Adası'ndan gelmektedir. Bu yaratığı beslenme seklide büyük küçük bakmadan her hayvan türü yemektedir.Bu yüzden de Komodo Adası'nda farelerin kalmamasının nedeni de dev komodo ejderi'dir.
Bu dev komodo ejderinin nesli tukenmektedir 3 metre boyuna ulaşabilir.Bu dev yaratığın adı Komodo Adası'ndan gelmektedir. Bu yaratığı beslenme seklide büyük küçük bakmadan her hayvan türü yemektedir.Bu yüzden de Komodo Adası'nda farelerin kalmamasının nedeni de dev komodo ejderi'dir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)